17 Aralık 2010 Cuma

Kafalar bin BUKET!



Soğuk kış günlerinde kardan sıyrılıp Baharı yad etmenin kendimce bir şekli ..
Seyretmeye değer; Kafalar bin buket!

http://www.piersatkinson.com/ss11.html

http://ohjoy.blogs.com/my_weblog/2010/10/recent-encounters-of-the-floral-kind.html

İçimdeki DEV nokta

Bazen hayatın DEV liğinde kendinizi ufak hissetiğiniz oldu mu yada dünyayı ufak sanıp tüm benliğinizle kabınıza sığmadığınızı hatta hayata fazla geldiğiniz...
Alice Harikalar diyarı vari büyümeler küçülmeler içindeyiz...
Her bir etapta her bir zamanda farklı gözlemlenen kalıbımızda, nokta yada taşmışlık olmamızı ifade eden ölçü nedir? Boyutumuzun farkındalığında ne zaman oluruz kim bilebilir?

Sanırım kendimizi-boyutumuzu keşfederken hayatımızı geçirip gideceğiz...

http://www.fubiz.net/2010/12/15/animal-regulation-series/ (Taşmışlık duygularıma bir görsel tanım!)

5 Kasım 2010 Cuma

İştah Kabartanlar (YUMMY!)



Yazı devirip; iştahla, diyet stressi yaşamaksızın lezzetlere özgürce daldığımız bu kısıtlı kış günlerinde bir kaç site var ki yaratıcılıkları ve zevkli tasarımlarıyla bize önderlik ve ilham veriyor...YUMMY LEZZETLER. Bu blogları-siteleri sizde kaçırmayın derim, daha ne diyim ...

www.tasteologie.notcot.org
(BİR ÇOK WEB SİTESİ İÇERİR SAATLER VEREBİLİRSİNİZ)

www.sooishi.blogspot.com
(FRENCH CUSİNE)

http://www.dessinemoiunobjet.com/episode-6-le-design-de-pain/
(EKMEK TASARLAMA SANATI)

http://www.bakerella.com/
(Cake Pops ROCKS!)

http://luxirare.com/
(TİTİZ ÖTESİ ÇALIŞMALARDAN OLUŞAN BİR BLOG)

http://www.skrov.com/projects/flavor.html
(GELECEKTE YEMEK ALIŞKANLIKLARI ÜZERİNE)

http://www.eatmedaily.com/2009/06/food-and-the-future-of-it-by-matt-brown-food-art/
('Food and the Future of it' )

http://brandoesq.blogspot.com/


http://www.eat-fast.net/full.htm
(FOOD GRAPHICS)


Afiyet olsun!

30 Haziran 2010 Çarşamba

Kumda Daireler Çizmek

Sıcaklarla yoğrulduğumuz bu günlere; yağmur serinliği kadar ferahlatıcı, bir grafik eseri itinasıyla tertiplenmiş ve doğanın mucizesiyle yok olmak için var olan Jim Denevan çalışmalarını sizlere sunuyorum. Keyfini çıkarın!



Tabii, plaja gidip daireler çizmek, soğuk kumların üzerinde gezinme isteği uyandırmasıda cabası!


http://www.jimdenevan.com/


14 Haziran 2010 Pazartesi


Bu seferde Anneannem'in hatıralarında yer etmiş bir şiiri sizinle paylaşmak istiyorum:
BİR KAYISI AĞACI

Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in dinekbağı'ndan.
Küçücük bir ev önünde yaşarım yapayalnız.
Yılda bir çiçek açar,
Yılda bir kayısı veririm,
Avuç içi kadar.

Yaz olur,
Bir kadın silkeler dallarımı,
Bir çocuk yerde bağırır, güler,
Bense hoşnut olurum.
Hem, zaten benim
Ne söğütler gibi nezaketim vardır,
Ne kavaklar gibi gururum.

Ben bir kayısı ağacıyım
Kırşehir'in dinekbağı'ndan.
Dinekbağı'nda üç insan severim,
Bir çocuk,
Bir genç kadın,
Bir genç adam,
Benim kadar sessiz sedasız,
Benim kadar halim selim.

En güzel ay nisan ayı,
Toprak yumuşak yumuşak,
En güzel ay nisan ayı.

Yağmur yağdı, çiçek açtı,
Bir hoş oldu içerim,
En güzel ay nisan ayı.
Kavaklar uzakta upuzun,
Bir sağa, bir sola,
Başı döner kavakların.
Ben bir kayısı ağacı,
Başımda çiçeklerim.

Ben bir kayısı ağacı,
Üç insan severim:
Bir çocuk,
Bir genç kadın,
Bir genç adam.
Çocuğun adı ahmet,
Kadının adı fatma,
Adamın adı ibrahim.
Ahmet küçük ve sarı,
Fatma tombul ve beyaz,
İbrahim uzun ve narin.
Bir tek toprak odaları var üçünün,
Toprak odanın penceresi.

Ben bir kayısı ağacı,
Bazan eğilir bakarım odaya,
Yerde eski bir yatakla yorgan görürüm,
Duvarda bir eski kırık ayna,
Yerde bir eski kilim,
Bir eski hasır.

Bir kayısı ağacı,
Bazan eğilir bakar odaya,
Çiçeklerinden utanır.

Dün gece gaz yakmadılar,
Ayışığında gördüm üçünü.
Üçünün suratı asık.
Önce durup
Zeytin ekmek, taze soğan yediler,
Sonra baktılar birbirlerinin gözüne,
Sonra esnediler.

Gökyüzü bembeyazdı.
Gökyüzü çiçeklerimin renginde.
Gökyüzünde kavaklar.

Fatma uzandı ibrahim'in yanına,
Sağa döndü.
Tombul, beyaz yüzü pencerede,
Gözleri açık durdu sabaha kadar.

Çiçeği en önce kayısı döker.
Ben bir kayısı ağacıyım, döküyorum çiçeklerimi.
Yer beyaz beyaz, başım yeşil yeşil,
Kayısılarım memede.

Haziran gelecek,
Güneş yakacaktır tepemi,
Kayısılarım balla, şekerle dolacaktır.
Ben bir kayısı ağacıyım,
Haziran gelecek,
Avuç içi kadar kayısılarım
Ahmet'in ekmeğine katık olacaktır.

Ben bir kayısı ağacıyım.
Kötü bir düşüncedir almış beni.
Geçti bağları budama zamanı, dedim,
Dedim, İbrahim gene boşta,
Kesildi, dedim,
İbrahim'in yevmiye iki lirası,
Dedim, çarşıda dört döner İbrahim,
Dedim, ekmek parası,
Zeytin parası,
Gaz parası.

Dedim, insanlar
Neden yaşatılmıyor
Ağaçlar kadar olsun?

Ben bir kayısı ağacı.
Fatma'nın, İbrahim'in, Ahmet'in
Yumurtası, şekeri, eti.
Gittikçe artmakta kederim.
Günlerden pazartesi.
Gene geldi, elinde çanta, o şişman adam.
Şişman adam bir düşman gibi beni seyreder,
Ben şişman adamı bir düşman gibi seyrederim.
Durmuş İbrahim kapıda,
Yüzü dalgın ve sinirli,
Bakıyor eli çantalı şişman adama.
Şişman adam uzattı gövdeme elini,
Pencereden korkmuş kuzular gibi baktı Ahmet,
Büktü boynunu kuzular gibi.

Ben bir kayısı ağacı,
Gövdemde sarı kâğıt.

Yol parasını verememiş İbrahim,
Verilmiş haciz kararı.
Yapmayın, dedim,
Yılda bir çiçek açarım, dedim.
Etmeyin, dedim,
Ekmeğe katık oluyor kayısılarım, dedim.

Bir öğle vakti baktım,
Kavaklar uzakta upuzun,
Bir sağa, bir sola.

Ben kışlık odun,
Altı lira...

A.Kadir Bilgin

6 Mayıs 2010 Perşembe

Gökyüzünden taze: Gök Mavi

Yep yeni bir trend ‘Nötr’ tonların ötesinde sivrilmeye başladı bile. Biz farkına bile varmadan, gerek döşemelik/ perdelik gerek aksesuar tonlarında yerinde almaya ve bizi hayran bırakan büyüsünü yapmaya başladı bile. Bu büyülü tonlar aslında hepimizin yabancısı olmadığımız, günümüz uygulamalarında daha da keyifli yer bulan Mavi ve Tonlarından öte değil. Derinlik ve asalet kazandıran bu gölgeler bir dönem etkin olarak kullanılan kızıl bordo tonların nefessiz bırakan sert tavrının aksine, daha yumuşak ve sakinleştirici yapıları ile tercih sebebi. Salonlarda ve yatak odalarında keyifle uygulanan Mavilerin kumaşlarda ve aksuarlardaki nefes kesen seçenekleri bizleri, adeta şekerci dükkanındaki çocuklar gibi, farklıyı özgürce denemeye olanak sağlıyor. Tüm mavi tonların en güzel sırrı yanı ise uyumlarındaki kusursuzluk ve bunun mekanlara kazandırdığı asalet.
Bu trendin bir çok takipçisi olduğu gibi trend'den vazgeçemeyenlerden biride Frank Roop, bay giyiminden edindiği geçmişi deneysel çalışmalarla özgürce sergilliyor. Antikaların, renkli kumaşlarla ve özellikle mavi tonlarıyla dansını çalışmalarında seyretmek büyük bir keyif.
(www.frankroop.com)
İster mavi gri bir fon, ister denizden kopmuş lacivert bir gölge veya petrolun güçlendirdiği turkuaz bir patlama olsun bu sakinlik veren tonlar tüm tınılarıyla evimizin Mavi boncukları haline gelecek gibi (hatta geldi bile)…
‘Bakıldığında insana genelde dingin bir mutluluk hissi veren renk’: Mavi hoş geldin!

22 Nisan 2010 Perşembe

Su gibisin: duvarımı terk eder misin?



Her eskiyen apartmanın getirisi çatlayan boyalar, soğuk geçiren ahşap doğramalar ve en önemlisi yıpranan su tesisatı! 20 yılı aşmış tüm binalarda görülmesi muhtemel eskimeler. Boyanın yenilenmesi yada doğramalar yerine Pimapen takılması gibi çözümlerin kolaylığı ne yazık ki su tesisatında kabusa dönüşebiliyor. Ve suyun sinsiliğinde; nem kokulu odalar, küflenip kabaran duvarlar ve komşu şikayetleri görülüyor. Bu kabusun çözümleri ise; evi satıp şehrin hemen dışında konumlanan yeni toplu konutlardan ev almak yada evi küçülen metre kareler karşılığında bir müteahhide vermek gibi 20 yıllık çözümler mi? Hiç sanmıyorum. Tüm bu taşınma dramasını bir kenara bırakarak (pire için yorgan yakmayarak)tek çözüm var: Tesisatçı çağırmak!
Gürültüsü ve pisliği ile, süzgece dönmüş borular ve apartman sakinleri arasında 'kıran kırana' bir mücadele...

Allah tüm sulu sebeplerden muzdaripleri kurtarsın, başta da beni :)

PS:
İhtiyaç halinde: tesisatçı, boyacı ve temizlikçi tecrübe sonucu önerilir

18 Nisan 2010 Pazar

Dekorasyonda Moda’dan izler: En Gözde Nötr’ün Sırrı


Kırmızı halı etkinliklerinin yoğunluk gösterdiği şu günlerde, seçilen aksesuarlardan kullanılan renklere kadar tüm aktör ve aktrisler zevkleriyle gözlem altındalar. Renk skalasını farklı tonlarını taşıyan, biçim biçim kıyafetler ve tartışmalara sebeb olan aksesuarlar. Hepsi, modanın nabzının tutulduğu bu tür etkinlikler ile gizliden gizliye hayatlarımızı biçimlendirmekte.
Günümüzde, bu gizli değişimin kırmızı halıdan dekorasyon günlüklerine atlayışının en güzel örneklerinden biri ise ‘En gözde Nötr’ akımı. Akımın modadaki uygulamasında görülen güçlü pastel tonlar, seçilen aksesuarlarında yardımıyla nefes kesen bir bütünlük içinde. Moda sektöründe, birbirinden çekici pembe, bej, gri tonları ‘Çabasız Nötr’ kavramıyla ayakkabıdan aksesuara, baştan aşağı aynı tonla bezenirken; iç mimari ve dekorasyonda bu cazibeli uyum farklılıklar gösterilmekte.

Akım, dekorasyonda sıklıkla görülen ‘dingin’ bir mekan yaratma dürtüsü ile uyumlu; sakin ve garantili şıklıktaki bir tasarıma tuval oluşturmaktadır. Pudra pembesinin revaşta olduğu moda sektöründeki akım, mobilya endüstrisine ise bej ve gri gölgelerini aktarmış durumda. Mümkün olduğu kadar tonlar ve dokularla önem kazanan mobilyalar, aksesuarlarla renklendirilmelisi ise tek düzeliğe tanımlı bir cevaptır.
Aksesuar renklerinde tercih edilmesi gereken tonlar; fon tonlarından gözleri odağa çekecek biçimde güçlü renkler arasından seçilmelidir. Bejlerle uyumlu kahve- kızıl tonları, pudra renklerine cevap veren güçlü yeşilller ve gri tonlarını hareketlendirecek açık sarı-pembeler tercih edildiğinde güçlü benlikleriyle nötr fon tonlarını daha anlamlı kılacaktır.
Nötr tonlarla döşenmiş bir evde, gerek ışık kullanımı, gerek mekanın algılanması, gerekse aksesuar uyumu bir çok açıdan kolaylık sağlasa da, önemli olan pastel tonları doğru objelerle harmanlamak ve renkleri içerikleriyle paha biçilmez kılmaktır.
Keyif ile, evlerinizde bir kırmızı halı ihtişamı yaratmanız dileğiyle.

14 Nisan 2010 Çarşamba

Malzeme Kimyasında Yeni Tanımlar ve Tasarımda İcat Devrine Geri Dönüş


Günümüzde, tasarım etkenleri tartışılırken yeni teknikler gün yüzüne çıkıyor.
Aslında bilindik bir hikayenin farklı bir biçimde sölenmesi, keşfedilmesi gibi; malzemenin gücü ve kimyasını günümüzde farklı bir bakış açısıyla gözler önüne seriliyorlar. Malzeme derken; değişik kimyaları ile ister kağıt olsun ister plastik objelerin yapı birimlerinin sadece kullanımından işlevseliğinden yada estetiğinden çok fiziksel bariyerleri önem kazanıyor. Plastiğin esneme payı, ahşabın kaldırma kuvveti, kumaşın su geçirmezliği gibi fiziksel bariyerler tasarımcıya yeni bir keşif imkanı sağlıyor. Bu kimyevi dengelerin tasarıma etkisi ise, icat vari tasarımlara imkan tanırken, tasarımcılara yeni bir çalışma sahası yaratmış oluyor.
Maddenin kimyasına değinen örneklerden biri, Oscar Diaz tarafından tasarlanmış“Ink Calender”(Mürekkep Takvimi). Tasarımcı, takvimde günleri malzemenin ilginç bir özelliğiyle tanımlarken, zamanın akışını da net bir biçimde gözler önüne seriyor.
Mürekkep Takviminin sistemi, mürekkebin yavaş yavaş emilmesiyle ve takvimin üzerindeki sayıların bir nevi ‘yazdırılmasıyla’ hayat buluyor. Takvim, ay sonuna dek gün be gün mürekkeple doluyor. Adeta kendi kendini güncelleyen takvim ile, zamanın akışı her dolan günle hassas bir biçimde edilebilmektedir.
Çeşitli ölçülerdeki kağıt ebatları ile 12 adet takvim yaprağı emilimi sağlarken; mürekkep renkleri “Color Temperature Scale”, (Renk Isısı Ölçeğine) göre belli bir renk skalasına göre düzenlenmiş. Böylelikle her ay, hava durumunun tanımına göre özel bir renge sahip. Renk scalası, Aralık ayında koyu mavi tonlarından, Baharda üç farklı ton yeşil gölgelere ve Yazın ise kızıl tonlarına farklılıklar göstermekte
“Gradual” (Derece derece) isimli sergi için tasarımcının gerçekleştirdi bu çalışma malzemenin kimyasal tepkimeleriyle zamanın fiziksel tanımlamasını birleştiren başarılı örneklerden bir tanesi.

(REF: www.oscar-diaz.net)

Babaannemin Koltuğu- Eskilenme Süreci


Hangimiz 1950-60’lardan kalma bir mobilyanın çizgilerine, sadeliğine ve sağlamlığına hayran kalmayız. Özelliklede günümüz tüketim çılgınlığında her şeyin ömrü 10 sene ile sınırlı olduğu düşünüldüğünde. Elektrikli olsun, plastik olsun; eksimesinden midir yada görmekten bıktığımızdan mıdır bilinmez her şeyi belli bir süre içinde değiştirme istediğimiz bir gerçek. Bu kimi durumlarda tasarımcılara, üreticilere özgürce ‘yeniyi’ üretme ortamı yaratsa da, içeriğine bakıldığında bir nevi israf olarak tanımlanabilir.
Yenilenen her ürün ile o mekana bakışımız değiştiği doğrudur. Peki bu yenilen koltuk ‘eski’ bir koltuk olduğunda yenilenme gerçekleşmiş olur mu?
Günümüzde yeni bir akım ile eski bir mobilyanın ömrünü uzatmanın farklı tanımları oluşmakta.
Bu bir, yenilenme amacı mıdır, farklı olma çabası mıdır bilinmez; ‘eskilenme’ sürecini 1960’lı yıllarından sade bir dokunuş arayanların yada filmlerden esinlenenlerin tercih ettiği göz ardı edilmemelidir. ‘Eskilendik’çe, mobilyanın zamanını önemsemeden, malzemeleri, kumaşları, renkleri yenilendikçe, farklılaşan ve girdiği her mekanı farklılaştıran mobilyalar görmekteyiz. Böylelikle mobilyalarla, Minimalist akımın tek düzeliğine sıcak bir dokunuş sağlarken, Maximalist akımın şaşasına eskilerden sade ve işlevsel bir cevap vermekte ve mobilyalarımızı bir nevi zamansızlaştırmaktayız.
İster babaanneden miras olsun, ister filmlerden ilham alınsın; geçmişteki yerlerinde artık olmayan bu mobilyalar, ‘Eskilenme’ süreci ile, bugünlerde vazgeçilmez hale geliyor.